24 Aralık 2010 Cuma

0 - 6 YAŞ ÇOCUKLARINDA SIK GÖRÜLEN ŞİKÂYETLER, NEDENLERİ, BELİRTİLERİ, BAKIM VE KORUNMA YOLLARI

Pamukçuk ve Ağız Yaraları
     Pamukçuk; yeni doğanda ve süt çocukluğu döneminde dil, yanak içleri ve damakta görülen bir mantar hastalığıdır. Ağız içinin her iki tarafında beyaz lekeler oluşur. Bu lekeler, toplu iğne başı büyüklüğündedir ve ağızda süt pıhtısı görüntüsü verir. Prematürelerde, temiz bakılmayan hastalıklı ve zayıf bebeklerde daha sık görülür. Bebek, ağzı acıdığı için emmede zorluk çeker.

     Anne memesinin ılık suyla temizlenip bebeğe verilmesi, memelerin temiz tutulması, biberon ve emziğin iyice kaynatılması, meme ve mamadan sonra bebeğe su içirilmesi (ağızda kalan süt artıklarının temizlenmesi için) pamukçuk oluşmaması için alınacak önlemlerdir. Önlemlere rağmen pamukçuk görülürse anne, işaret parmağına temiz bir tülbent sararak parmağını karbonatlı suya batırmalı ve bebeğin ağzını, yanak içlerini parmağı ile silmelidir. Gün içinde bu işlem birkaç kez tekrar edilmelidir. Yine de geçmezse doktorun önerilerine uygun hareket edilmelidir.

     Çocuklarda dilde, diş etlerinde ve ağız kenarlarında değişik türlerde ağız yaralarına da sık rastlanır. Ağız mukozası kırmızı, şiş ve ağrılıdır. Bu yaralar yüzünden çocuk, özellikle yemek yeme sırasında acı çeker. Vitamin eksikliği, çocuğun ruhsal durumundaki olumsuzluklar, yanak içi ısırmaları, temizlik kurallarına dikkat etmeme bu yaraların oluşmasına neden olabilir.

     Çocuğa ağzını tahriş etmeyecek yumuşak kıvamlı besinler verilmeli, beslenme sonrasında   çocuğun ağzı karbonatlı suyla temizlenmelidir. Çocuğun kullandığı emzik, ağzına götürdüğü oyuncaklar vb. kaynatılarak temizlenmelidir. İyileşme göstermeyen durumlarda doktora başvurulmalıdır.
  
Gaz Sancıları ve Karın Ağrıları
     Bebek emzirilirken sütle birlikte bir miktar da hava yutar. Anne her emzirmeden sonra bebeğini, baş ve omuz hizasında dik tutarak sırtını sıvazlamalı, bebeğin gazını çıkarmalıdır. Bu işlemden önce omzuna temiz bir tülbent koymayı da ihmal etmemelidir. Çünkü bebek, gaz çıkarma esnasında yediklerinin bir kısmını da kusabilir. Gaz çıkarma işlemi, bebeğin annenin dizleri üzerine yüzükoyun yatırılmasıyla da yapılabilir. Bebeğin gazının çıktığı gark sesinin gelmesiyle anlaşılır. Gazı çıkartılmadan yatırılan bebekler sancılanır ve sürekli ağlar. Karnı şişkindir. Ağlama sırasında yüzleri kızarır, bacaklarını karnına doğru çeker ve yüksek sesle bağırırlar.
     Gaz sancısı bebeğin büyüme ve gelişmesini engellemez, zamanla azalarak 3 aylıktan sonra kaybolur.

                                              Gaz sancısı olan bebek

     Daha büyük çocuklarda gaz, genellikle üşütme ve bazı yiyeceklerden olur. Çocuk yardımsız olarak gazını çıkarabilir. Korunmak için anne, çocuğu mevsimine göre giydirmeli, gaz yapan yiyecekler normalden fazla tüketilmemelidir.

     Karın ağrıları çocukluk yıllarında daha çok görülür. Ağrı, şiddetli değilse ve çocuk diğer uğraşlara daldığında karın ağrısını unutabiliyorsa ağrı psikolojik kökenli olabilir.
  
     Ancak karın ağrısı çok şiddetli ve uzun süre devam ediyorsa, sık sık tekrarlıyorsa, ateş, kusma, ishal gibi diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa hastalık belirtisi olarak değerlendirilmeli ve mutlaka çocuğu doktora götürmelidir.
http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/modul_pdf/761CBG019.pdf

HASTALIK

 Tanımı ve Belirtileri
     Dünya Sağlık Örgütü, sağlığı; "Yalnız sakatlık ve hastalığın olmayışı değil bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halinin bulunması" olarak tanımlamaktadır. Hastalık ise sağlığın zıddı bir kavramdır. İnsan vücudunun çeşitli nedenlerle bedensel, sosyal ve ruhsal yönden dengesinin bozulmasına hastalık denir. Hastalık; kişiyi rahatsız eden, normal olmayan ve kendi bedeninden kaynaklanan uyarımların oluştuğu bir durumdur. Hastalık vücutta hücre ve organlarda yapısal ve fonksiyonel değişimler yapar.


Hastalık Belirtileri; kendileri tek başlarına hastalık olmayan; ancak hastalık durumunda birkaçı bir arada görülen, insanı rahatsız eden olumsuzluklardır. Bu belirtilerin izlenmesi, hastalık teşhisinde önemli rol oynar.
Her hastalığın kendine özgü belirtileri vardır. Ancak genelde tüm hastalıklarda ortak görülen belirtiler şunlardır:

Ateş
     Hastalığa karşı vücudun göstermiş olduğu bir tepkidir. Normal kabul edilen 36-37,5 derece arasındaki vücut ısısının yükselmesine ateş denir. Vücut ısısının normalin üzerine çıkması, genellikle bir enfeksiyonun oluşuna bağlıdır. Ateşi olan çocuğun vücudu sıcak, rengi soluktur. Genellikle titrer. Çocuk ateşlendiği zaman alnı, koltuk altı ve kasıkları ıslak bezlerle silinmeli ya da ılık suyla banyo yaptırılmalıdır. Gerekiyorsa banyo işlemi, gün içinde birkaç kez tekrarlanmalıdır. Ateşi olan çocuk üşüdüğü için üstü kalın örtülerle örtülmemelidir. Üzerine ince giysiler giydirilmelidir. Bol içecek ve sıvı gıdalar verilmelidir. Doktora götürülüp ateşinin neden kaynaklandığının sebebi araştırılmalıdır.

Çocuklarda ateş (vücut ısısı) üç şekilde ölçülür:
Ø Ağızdan (dil altından)
Ø Koltuk altından
Ø Makattan
    
     Vücut ısısı büyüklerde koltuk altı ve dil altından, bebeklerde makattan veya koltuk altından ölçülebilir. Makattan ve dil altından ateş ölçümlerinde ısı, koltuk altı ısısından bir derece yüksektir. Ateş, derece ile ölçülür. Ateş ölçmeden önce derece iyice sallanır. Derecenin cıvalı ucu koltuk altına yerleştirilir. Koltuk altı kuru olmalıdır. Çocuğun kolu, derece yerinden düşmeyecek şekilde vücuduna bitişik olarak 3-5 dakika tutulur. Sonra derece çıkartılıp okunur.


     Dil altından ölçülecekse aynı şekilde derecenin cıvalı ucu, dil altına konulup çocuğun ağzını 3 dakika kapalı tutması istenir.


     Ateş, makattan ölçülecekse çocuk belden aşağısı çıplak olarak sırtüstü yatırılır. İki bacağı, bir elle tutularak hafifçe yukarı kaldırılır. Derecenin cıvalı ucu, makattan 1-2 cm içeri sokulur. 1-2 dakika beklenir. Sonra derece çıkartılıp okunur. Bu ölçümler, belirli aralıklarla tekrarlanmalı ve not edilmelidir.


     Çocuğun ateşi, 39 derecenin üstüne çıkıyorsa; yüksek ateş, havaleye sebep olabileceğinden vakit geçirmeden doktora götürülmelidir. Cıvalı termometreler yerine son yıllarda dijital termometreler yaygın olarak kullanılmaktadır. Kulaktan ölçen dereceler de mevcuttur. Ancak pahalı olduğu için kullanımı çok yaygınlaşmamıştır.


Kusma
     Mide içeriğinin, istek dışı olarak ağızdan gelmesidir. Bebek beslendikten kısa bir süre sonra bu durum yenilenlerin geri gelmesidir, kusma olarak değerlendirilmez. Gaz çıkarırken yediklerinin bir kısmı ağızdan gelebilir, bu durum beslenirken hava yutması sonucu olur. Kusma tek başına da hastalık belirtisi olabilir. Kusma devamlı ve kokulu ise ishal ve ateş de beraberinde var ise bir hastalık olabileceği düşünülerek doktora başvurulmalıdır. Bazı ateşli hastalıklar, fazla beslenme, boğmaca, mide ve solunum yolu rahatsızlıkları, düşmeler sonucu beyin sarsıntıları ve psikolojik nedenlerle kusma görülebilir.
     
İshal
     Dışkının sulu ve normalden daha sık olmasıdır. İshal; sindirim sistemi hastalıkları,idrar yolu enfeksiyonları ,beslenme bozuklukları ve bulaşıcı hastalıkların bir belirtisi olabilir.İshalde fazla beklemeden doktora başvurulmalıdır.

Karın Ağrısı
     Fiziksel ya da psikolojik olabilir. Çoğu karın ağrıları, hiçbir tedavi gerektirmeden kendiliğinden geçer. Karın ağrısı, sindirim sistemi hastalıklarında görülen bir belirtidir. Kusma, ishal ve ateşle birlikte olabileceği gibi tek başına da olabilir. Karın ağrısına; bağırsak parazitleri, bağırsak düğümlenmesi, besin zehirlenmeleri, mide hastalıkları ve apandisit sebep olabilir.

İştahsızlık
     Alınması gereken besin miktarının az alınması durumudur. Çocuklarda iştah, vücudun enerji gereksinimine bağlıdır. Çocuklar hareketli oldukları zamanda çok yerler; az enerji sarf ettikleri zamanlarda ise iştahsız olurlar. Bazı çocuklar diğerlerine kıyasla yediklerini daha az yakar. İştahsızlıkla birlikte çocukta sağlıksız bir görünüm gözleniyorsa ve yaşıtlarının gelişim olarak gerisinde kalıyorsa bunun nedenleri araştırılmalıdır.

     Ateşli hastalıklar, karaciğer enfeksiyonları, boğaz ağrısı, idrar yolu enfeksiyonları, fazla şekerli gıdalar yeme, gereğinden fazla süt içme, ek besinlere zamanında başlamama, düzensiz yemek yedirme ve annenin fazla ısrarcı olması vb. durumlarda iştahsızlık gözlenir. Nedeninin belirlenmesi ile sorun çözülebilir.

                                                     iştahsız bebek

Öksürük
     Vücudun bir savunma mekanizmasıdır. Solunum sistemi hastalıklarında görülen bir belirtidir. Boğaz ve ciğerlerdeki bir tahriş ya da sıkışma sonucu görülen normal bir tepkidir. Öksürük bir nezle belirtisi olduğu gibi boğmaca, kızamık, grip, verem, bronşit, zatürre gibi hastalıkların belirtisi de olabilir. Sigara dumanı, boğaza yabancı cisim kaçması durumlarında da görülebilir. Eğer öksürük, nefes almayı zorlaştırıyor ve dudak kenarlarında morarmaya neden oluyorsa önemli bir sağlık sorunudur, hemen doktora başvurulmalıdır.
    
Döküntüler
     Bazı hastalıklarda (kızıl, kızamık gibi) vücut üzerinde döküntüler görülebilir. Döküntülerin oluş şekli, hastalığa göre değişiklik gösterir. Döküntü bazen de deriye temas eden herhangi bir şeye alerjiyi ya da vücudun tahriş edici bir kimyasal maddeye tepkisi gösterebilir.

     Bu belirtilerin dışında halsizlik, burun akıntısı, yorgunluk, durgunluk, renk solukluğu ve çeşitli ağrılar da hastalıların belirtisi olarak görülür.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Yemekte Ne Var Anne?

Ne yok ki?


Tavuk yok, çünkü antibiyotikle büyüttüler.


Et yok, çünkü hormon verdiler.


Balık yok, çünkü neslini tükettiler.


Tüketemedilerse, nehre ve denize kimyasal atık döküp civa ile beslediler.


Sebze yok, çünkü sentetik gübre koydular.


Tahıl yok, çünkü genleri ile oynadılar.


Meyve yok, çünkü zirai ilaç sıktılar.


İnek sütü yok, çünkü insan bünyesine uygun değil dediler.


Meyve suyu yok, çünkü çok şekerli dediler.


Yoğurt yok, çünkü içine süt tozu kattılar.


Bal yok, çünkü çiçeklik ve ormanlık alanlarla beraber arıları da yokettiler.


Bir doktor üç beyazı hayatınızdan çıkarın dedi.


Başka bir doktor meyvenin fazlası zarar dedi.


Bir doktor zeytinyağı ve tereyağı yaramaz, çiçek yağı ve margarin en güzeli demişti. O emekli olduktan sonra yerine gelen doktor fikir değiştirdi.


Bu arada gözünü kulağını kapatıp birsey yemeye karar verdiysen, vejeteryan menüsü, vegan menüsü, çiğ menü, mikrobiyotik menü, glisemik indeks menüsü veya taş devri menüsü var.


Boşver anne, havayla suyla idare ederiz dersen, Chicago şehir şebeke suyunda da kanserojen etkisi olan krom bulmuşlar. Şişe veya damacana suların çoğu da şehir şebekesinden geldiği için biz de bu hintli amca gibi sadece güneş ışığı ve hava ile doymayı öğrensek iyi olacak.
http://www.pratikanne.com/2010/12/yemekte-ne-var-anne.html

Aşı Takvimi

http://www.xbebek.com/bebek-asi-takvimi-2010.html  adresinde yer alan aşı takvimi;
Sağlık Bakanlığı 2010 aşı takvimi. Bebekler için aşı vazgeçilez öneme sahiptir. Bu sebeple anne ve babalar tarafından ihmal edilmeden takibi yapılmalı ve gereken zamanlarda aşıları yapılmalıdır. Sağlık bakanlığı tarafından zaman zaman aşı takviminde değişiklikler yapılabilmekdir. İşte sağlık bakanlığının belirlediği son aşı takvimi;


2010 Aşı Takvimi
Doğumda hemen : Hepatit B
1. ay aşısı : Hepatit B
2. ay aşısı : Karma(DBT-Çocuk felci) + Verem,Rotavirüs(1.) ve Pnömokok-1
3. ay aşısı : Karma (DBT-Çocuk felci), Rotavirüs(2.) ve Pnömokok(2.)
4. ay aşısı : Karma (DBT-Çocuk felci), (zatürre)Pnömokok(3.)
6. ay aşısı : Hepatit B
12. ay aşısı : Kızamık, kızamıkçık, kabakulak
12 – 14 ay aşısı : Suçiçeği
12-15 ay aşısı : Pnömokok (4)
18. ay aşısı : Karma (DBT-Çocuk felci)
24. ay aşısı : Hepatit A
30. ay aşısı : Hepatit A
4-6 yaş arası aşısı : Kızamık, kızamıkçık, kabakulak
4-6 yaş arası aşısı : DBT(difteri,boğmaca,tetanoz)-çocuk felci
4-6 yaş arası aşısı : Suçiçeği